

Mevlüt Kandilinin Anlam ve Önemi Nedir? Mevlüt Kandilinin Tarihçesi Nedir, Neden Kutlanır?
Sual: Mevlid kandilinin dinimizdeki yeri nedir ve niçin kutlama yapılmaktadır?
Cevap: Mevlid gecesi; Rebî’ul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki
gecedir. Dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen,
Muhammed aleyhisselamın doğduğu gecedir. Bu gece, Kadir gecesinden
sonra, en kıymetli gecedir. Bu gece, Peygamber efendimiz doğduğu için
sevinenler affolur. Bu gece, Resulullah efendimizin doğum zamanlarında
görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır.
Kendileri de anlatırdı. Bu gece, Eshab-ı kiram da, bir yere toplanıp,
okurlar, anlatırlardı. Bütün Müslümanlar da, her sene, bu geceyi, mevlid
kandili olarak kutlamakta, her yerde mevlid kasideleri okunarak
Resulullah efendimiz hatırlatılmaktadır. Erbil sultanı Ebû Sa’îd
Muzaffer-üd-dîn Kükbûrî bin Zeyneddîn Alî, mevlid gecelerinde şenlikler
yapar, ikram ve ihsanlarda bulunurdu.
Mevlid, doğum zamanı demektir. Rebî’ul-evvel, ilkbahar demektir.
Peygamber efendimiz, nübüvvetten sonra, her yıl, bu geceye ehemmiyet
verirdi. Her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram
yapmıştı. Bugün de, Müslümanların bayramıdır, neşe ve sevinç günüdür.
Âdem aleyhisselam ve her şey, Onun şerefine yaratılmıştır. Arş ve
gökler, Cennetler üzerine, mubarek ismi yazılmıştır. Ona Muhammed adını,
dedesi Abdülmuttalib koydu. Onun adının yeryüzüne yayılacağını,
herkesin Onu medhedeceğini rüyada görmüştü. Muhammed, çok medholunan
demektir.
Resulullah efendimiz, mevlid gecelerinde Eshabına ziyafet verir, dünyaya
teşrif ettiği ve çocukluğu zamanında olan şeyleri anlatırdı. Hazret-i
Ebû Bekir, halife iken, mevlid gecesinde, Eshab-ı kiramı toplayıp,
Resulullah efendimizin dünyaya teşrifindeki olağanüstü hâlleri
konuşurlardı.
Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip
almışlardır. Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, Peygamber efendimizin
ve Eshab-ı kiramın yaptıkları gibi, mevlid gecesinde, Resulullah
efendimizi anlatan kitapları okurlar ve bu şerefli gecede şenlik yapar,
sevinirlerdi. İslam âlimleri, bu geceye çok önem vermişlerdir. Bu geceyi
bütün mahluklar, melekler, cin, hayvanlar ve cansız maddeler,
birbirlerine müjdelemekte, Resulullah efendimiz dünyaya teşrif etti diye
sevinmektedirler. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri;
“Mevlid okunan yerden belalar, sıkıntılar gider” buyurmuştur. Mevlidi,
şiir olarak okumanın, daha tesirli ve faydalı olduğu kitaplarda
yazılıdır.
Sual: Mevlid nedir, bid’at midir?
CEVAP
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve
12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün
Müslümanların bayramıdır.
Resulullah dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe,
(Kardeşin Abdullah’ın oğlu oldu) diyerek kendisine müjde getirince,
sevinmişti. (Ona süt vermek şartıyla, seni azat ettim) demişti. Bunun
için, Ebu Leheb’in, her mevlid gecesinde, azabı biraz hafifler. Mevlid
gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminler pek çok sevab kazanır.
Hâfız Muhammed ibni Cezeri Şafii diyor ki: (Ebu Leheb’e rüyada hali
sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, Resulullahın dünyaya gelişini
müjdeleyen cariyemi sevincimden azat ettiğim için, her yıl, Rebiul-evvel
ayının 12. geceleri, azabım hafifliyor) dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir
kâfirin azabı hafifleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir
mümin, Onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet
verir, böylece, Peygamberine olan sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ onu
Cennetine sokar. (M. Nasihat)
Resulullah efendimiz, mevlid gecelerinde Eshab-ı kirama ziyafet verir,
dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i
Ebu Bekir de, halifeyken, Eshab-ı kiramı toplar, Resulullah efendimizin
doğumundaki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resulullahın
doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek
çok sevaptır. Bugün veya ertesi gün oruç tutmakta mahzur yoktur. Tutmak
iyi olur, sevab olur. İslam âlimleri mevlid gecesine çok önem
vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider)
buyurmuştur. Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir.
Hatta Mevlid gecesi Kadir gecesinden de kıymetlidir diyen âlimler de
vardır.
El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin
Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun)
(Allah, bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsan ederse, Resulullahı övsün,
düşmanlarını kötülesin) hadis-i şerifine uyularak, asırlardır mevlid
kitapları yazılmış ve okunmuştur. Resulullah efendimizi öven çeşitli
mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye’de her zaman okunan
Mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Bunların asr-ı
saadetten sonra yazılması, bid’at olmasını gerektirmez. Çünkü
Resulullahı övmek ibadettir. Her zaman Onu övücü kasideler, yazılar
yazılabilir. Onları da okumak bid’at değil, sevap olur. Mevlid-i şerif
okumak, Resulullahın dünyaya gelişini, miracını ve hayatını anlatmak,
Onu hatırlamak, Onu övmek demektir. Her müminin, imanı gereği
Resulullahı çok sevmesi gerekir. Çok sevmek kâmil müminin alametidir.
Buhari’deki hadis-i şerifte, (Beni ana baba, evlat ve herkesten daha çok
sevmeyen, mümin olamaz) buyuruldu. Mevlid okumak değil, mevlidde dine
aykırı şeyler yapmak günahtır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.) [Deylemi] (Resulullahı seven de onu çok anar.)
(Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.) [Deylemi] (Bu ibadeti, şiir
olarak söylemek daha tesirli olur. Resulullah efendimizin şairleri,
camide, Resulullahı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı.)
Bunlardan Hassan bin Sabit hazretlerinin şiirlerini çok beğenirdi.
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, mescide bu şair için bir minber
koydurdu. Hassan bin Sabit hazretleri minbere çıkar, düşmanları kötüler,
Resulullahı överdi. Resulullah efendimiz de buyurdu ki:
(Hassanın sözleri, düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir.) [M. Nasihat]
Bu husustaki hadis-i şeriflerden ikisi de şöyle:
(Allahü teâlâ, Resulünü övmek ve müdafaa etmek hususunda Hassanı,
Ruh-ül-kuds [Cebrail aleyhisselam] ile takviye etmektedir.) [Buhari]
Peygamber efendimiz, şairin söylediği şiiri beğenip (Dişlerin dökülmesin) diye dua etmiştir. (Hakim)
Şiir hakkında hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyle:
(Şiir, öyle bir sözdür ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir.) [Buhari]
(Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır.) [Ebu Davud]
(Bazı şiirler elbette apaçık bir hikmettir.) [Buhari]
Vehhabiler, mezhepsizler, Resulullah efendimizi öven ve ondan şefaat
isteyen Müslümanlara müşrik damgasını basıyorlar. Bunu açıkça
söyleyemedikleri için, mevlide bid’at diyorlar. Resulullahı övmek bid’at
olmaz. Bu övgüden ancak, Allah’ı ve Resulünü sevmeyen rahatsız olur;
çünkü Allahü teâlâ Onu övmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor
ki:
(Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]
(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.) [Sebe 28]
(Senin için bitmeyen, sonsuz ecir vardır. Elbette sen, en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 3-4]
Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de razı olacaksın!) [Duha 5]
(Allah ve melekleri, Nebiye salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin.) [Ahzab 56]
Erkek kadın karışık olmadan, çalgı ve başka haram karıştırmadan, Allah
rızası için mevlid okumak, salevat-ı şerife getirmek, tatlı şeyler
yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, Mevlid gecesinin
şükrünü yerine getirmek müstehabdır. (Nimet-ül kübrâ, Hadika, M.
Nasihat)
Doğum gününe önem vermeyi hristiyanlar, müslümanlardan öğrenip almışlardır.
Mevlid okumanın kıymetli bir ibadet olduğunu bildirmek için İslam
âlimleri çeşitli dillerde kitaplar yazmışlardır. Bunlardan on tanesi,
Keşf-üz-zünunda bildirilmektedir.
İbni Hacer-i Hiytemi hazretlerinin En-Nimet-ül-kübra isimli mevlid
kitabı ile imam-ı Süyuti hazretlerinin Erreddü ala men enkere kıraetel
mevlid-in-Nebi kitabı meşhurdur.
Resulullah efendimizi çok övmek, mahlûkların en üstünde olduğunu
söylemek, Allahü teâlânın, sevgili Peygamberine verdiği üstünlükleri
saymak ve Ondan şefaat istemek, büyük ibadettir. Buna karşı koymak, koyu
bir cahillik, pek çirkin bir inattır. Resulullahı övmek, anmak lazım
geldiğine delil olarak, Ahzab suresinin (Allah ve melekleri, Nebiye
salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin) mealindeki
56.âyet-i kerimesi yetmez mi?
İslam âlimleri buyuruyor ki:
Mevlid gecelerinde toplanarak, mevlid kasidesi okumak, tatlı şeyler
yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü
yerine getirmek müstehaptır. Salihlere elbise ve benzeri hediye vermek,
bu geceye hürmet etmek olur. Bunları Allah rızası için yapmak çok sevap
olur. (İbni Battal maliki)
Mevlid cemiyetinde, salihleri toplayıp, salevat okumak, fakirleri
doyurmak, her zaman sevaptır. Fakat, bunlara çalgı gibi haram
karıştırmak büyük günah olur. (Allame Zahirüddin bin Cafer)
Mevlid cemiyetinde, sadaka, hediye vermek, neşe ve sevinç göstermek,
haram karıştırmadan mevlid kasidesi okutmak çok sevap olur. (Allame
Nasirüddin)
Haram şeyler karıştırmadan mevlid cemiyeti yapmak müstehaptır. (S.ibni Mace şerhi)
Pazarlık etmeden, sırf Allah rızası için hatim veya mevlid okuyan
hâfızın, okutanın verdiği hediyeyi alması caiz olur. Kur’an okuyup
hediye almayı meslek haline getirmemelidir! Zira âdet haline gelen
hediye, şart edilen ücret gibidir. (Dürr-ül muhtar)
Ücretle okunan Kur’andan ölüye sevap hasıl olmaz. (Hidaye)
Mevlid okuturken
Sual: Tam İlmihâl’de, Mektubat-ı Rabbânî’den alınan bir mektupta,
(Zamanımızın Müslümanları, farzları bırakıp, nafile ibadetlere
sarılıyor. Nafile ibadetleri yapmaya [mesela, kadın erkek karışık olarak
mevlid okutmaya, cami yapmaya, sadaka ve hayrat yapmaya] ehemmiyet
verip, farzları hafif ve ehemmiyetsiz görüyorlar) deniyor. Kadın erkek
karışık mevlid okutmak günah iken, niye nafile ibadetler arasında
sayılıyor?
CEVAP
Nafile ibadetler arasında sayılmıyor. S. Ebediyye’nin birçok yerinde,
kadın erkek karışık mevlid okumanın günah olduğu bildiriliyor. Burada,
farzın önemi anlatılırken, mevlid okutmanın nafile ibadet olduğu
bildiriliyor. Farzı bırakıp nafileyle meşgul olmanın yanlışlığı
açıklanırken, üstelik bir de kadın erkek karışık yapılarak, haram
karıştırıldığı vurgulanıyor. Yani haram işlemeye nafile ibadet denmiyor.
Sual: Mevliddeki (Habibim sana aşık olmuşam) ifadesi caiz mi?
CEVAP
Evet. Şimdi nefsin şehvani arzularına aşk deniyor. Dinde ise, fazla sevgiye denir.
Sual: Kadın kadına mevlid okur mu?
CEVAP
Evet. Erkekler duyarsa caiz değildir.
Sual: Mevlidde (Doğdu ol saatte…) denirken ayağa kalkılır mı?
CEVAP
Mahzuru olmaz.
Sual: Yılbaşı gecesi, toplanıp mevlid okumak uygun mu?
CEVAP
Uygun değil. Bu gecede de, her gece ne yapılıyorsa aynı şeyler yapmalı, farklı bir şey yapmamalı.
Sual: Mevlid münasebetiyle Peygamber aşırı övüldü. “O da bir beşer
[insan]
idi, Kur’anı getirmekle görevi bitti. Aşırı övmek şirk değil mi?
CEVAP
O, ilah değildi, elbette beşer idi, ama “Seyyid-ül-beşer” idi, bütün
insanların efendisi idi. Hiç kimse Onu Allahü teâlânın övdüğü kadar
övemez. Bu övgüden de ancak başka dinde olan rahatsız olur.
Hatırlatma: Bazı Hristiyan fırkaları, doğum günü kutlamazlar. Doğum günü
kutlamasına yaratıklara tapınmak derler. Selefiyeciler de doğum günü
olan mevlidi bid’at sayar, Peygambere tapmak derler. Bunların,
Hristiyanlarla bu benzer inanışlarında bir sebep olması gerekir.
Sual: İslamiyet’in emretmediği bir şeyi ibadet olarak, sevab kazanmak
niyetiyle yapmak bid’at olduğunu göre, mevlid okumak bid’at değil midir?
CEVAP
Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek,
bid’at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum
zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır.
Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve
birbirlerine anlatırlardı.
Mevlid okunurken bid’atler işlenmesi, mevlidi ibadet olmaktan çıkarmaz.
Bugünkü şekliyle yapılan Mevlid cemiyetlerinin çoğu bid’attir. Kadın
erkek karışık oluyor, hatta teganni yapılıyor. Mevlide Kur’an-ı kerimden
daha çok öncelik tanınabiliyor. Çalgı eşliğinde okuyanlar da var.
Bunları ibadet olarak görmek yanlıştır. Bu yanlışlara bid’at denecek
yerde, mevlidin aslına bid’at demek yanlış olur.
Nitekim devir-iskat işine de bid’at diyenler oluyor. Bugünkü yapılış şekli uygun değil diye, devir-iskat yapmaya bid’at denemez.
Mevlide bid’at diyenler, (Bugünkü mevlidlere çok bid’at karıştırılıyor)
deseler doğru olur, ama Vehhabiler işin aslını inkâr ediyorlar.
Peygamber efendimizin övülmesine tahammül edemiyorlar.
Doğum ve vefat günü
Sual: Peygamber efendimizin doğum günü olan Mevlid kandili biliniyorsa da, vefat ettiği gün genelde bilinmiyor. Sebebi nedir?
CEVAP
Doğum sevinç günüdür, Mevlit kandili yapıldığı için, çok kimse doğum
gününü biliyor. Vefat, üzüntü günüdür. Dinimizde matem yoktur. Vefat
gününü anlatıp üzülmeye sebep olunmadığı için çok kimse vefat gününü
bilmiyor.
Resulullah efendimiz, 571 senesi Nisan ayının yirmisine rastlayan,
Rebiül-evvel ayının on ikinci pazartesi gecesi, sabaha karşı, Mekke’de
doğdu. 632’de Rebiül-evvel ayının on ikinci pazartesi günü öğleden evvel
63 yaşında vefat etti.
Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminler pek çok sevab
kazanır. Bir mümin, onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere
dağıtır, ziyafet verir, böylece, Resulullah’a olan sevgisini gösterirse,
Allahü teâlâ onu Cennetine sokar. (M. Nasihat)
Mevlid gecesinde, Peygamber efendimiz doğduğu için sevinenlerin
günahları affedilir. Mevlid gecesinde, Resulullah’ın doğduğu zaman
görülen hâlleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevabdır. Kendisi de
anlatırdı. Eshab-ı kiram da, toplanıp anlatırlardı. (S. Ebediyye)
Mevlid kasidelerini okumak, dinlemek
Sual: Peygamber efendimizin hayatını, doğum zamanındaki hâlleri, anlatan
şiir şeklindeki kasideleri okumanın, okutmanın ve dinlemenin, dinimiz
açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, Peygamber
efendimizin dünyayı şereflendirdiği geceyi, mevlid kandili olarak
kutlamakta, bu gece ve her zaman Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah
efendimiz hatırlatılmaktadır. Hadîs-i şerifte;
(Allahü teâlâ bir kuluna yazı ve söz sanatı ihsan ederse, Resûlullahı övsün, düşmanlarını kötülesin!) buyuruldu.
İslâm memleketlerinde mevlid kasidelerinin okunması, bu hadîs-i
şerifteki emre uygun bir ibadet olmaktadır. Mevlid okumaya karşı gelen
bir kimse, Resûlullah efendimizin ve Eshâb-ı kiramın yaptıkları bir şeyi
beğenmemiş olduğu gibi, bu hadîs-i şerife de karşı gelmektedir. İbni
Battâl mâlikî hazretleri buyuruyor ki:
“Mevlid gecesinde sadaka vermek, Müslümanları toplayıp caiz olan şeyleri
yedirmek, caiz olan şeyleri okutup dinletmek, salih kimseleri
giydirmek, bu geceye hürmet etmek olur. Bunları Allah rızası için yapmak
caizdir ve çok sevap olur. Bunları yalnız fakirler için yapmak şart
değildir. Fakat, muhtaç olanları sevindirmek daha sevap olur.
Zamanımızda olduğu gibi, toplantıda sarhoş edici şeyler kullanılırsa,
kadın erkek karışık olursa ve şehveti tahrik eden şiir ve şarkılar
okunursa, çalgı, ney, dümbelek gibi lehv aletleri çalınırsa, çok günah
olur.”
Böyle haram şeyleri, ibadet olarak ve ibadet arasında yapmanın günahı
kat kat ziyade olur. Böyle haramlara, “İslâm müziği” diyenlere
aldanmamalıdır. Abdil-Melik Kettânî hazretleri de buyuruyor ki:
“Mevlid günü ve gecesi, mübecceldir, mukaddestir, mükerremdir. Şerefi,
kıymeti çoktur. Resûlullah efendimizin varlığı, vefatından sonra, Ona
tabi olanlar için, kurtuluş vesilesidir. Onun mevlidi, doğumu için
sevinmek, Cehennem azabının azalmasına sebep olur. Bu geceye hürmet
etmek, sevinmek, bütün senenin bereketli olmasına sebep olur. Mevlid
gününün fazileti, cuma günü gibidir. Cuma günü, cehennem azabının
durduğu, hadîs-i şerifte bildirildi. Bunun gibi, mevlid gününde de azap
yapılmaz. Mevlid geceleri sevindiğini göstermeli, çok sadaka, hediye
vermeli, davet olunan ziyafetlere gitmelidir.”
Haram işlenen, haram bulunan toplantılara gitmemeli, haram işlemekten ve
haram işleyenlerin arasına karışmaktan ve ibadetlere haram
karıştırmaktan çok sakınmalıdır.
Mevlid okumak ibadettir
Sual: Mevlid okunmasına, çeşitli bahanelerle karşı çıkanlar oluyor.
Mevlid okumak, Peygamberimizin hatırlanması, anılması sebebiyle bir
ibadet değil midir?
Cevap: Mevlid okumak demek, Resûlullah efendimizin dünyaya gelişini,
miracını ve hayatını anlatmak, Onu hatırlatmak, Onu övmek demektir. Her
müminin, Resûlullah efendimizi çok sevmesi lazımdır. Hadîs-i şerifte;
(Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesten daha çok
sevmedikçe, iman etmiş olmaz) buyuruldu. Yani imanı olgun olmaz. Allahü
teâlâyı sevenin, Onun Resûlünü de sevmesi vaciptir.
Resûlullah efendimizi çok seven, Onu çok anar, çok söyler, çok över. Deylemînin bildirdiği hadîs-i şerifte;
(Bir şeyi çok seven, onu çok anar) buyuruldu. Resûlullah efendimizi çok
sevmenin lazım olduğunu bütün İslâm âlimleri uzun yazmışlardır.
Mevlid okumanın bir ibadet olduğunu, nasıl okunması lazım geldiğini ve
faydalarını bildirmek için, İslâm âlimleri, her dilde kitaplar
yazmışlardır. Bu kitaplar, Kâtip Çelebî hazretlerinin Keşf-üz-zünûn
kitabında ve zeylinde yazılıdır. Mesela Süleymân Çelebî’nin Türkçe
mevlid kasidesi çok şöhret kazanmıştır. Ayrıca Ahmed Sa’îd-i
müceddidînin İsbât-ül-mevlid kitabı ve allâme Muhammed Zerkanînin
Şerh-ul-Mevâhib-il-ledünniyye kitabında, mevlid okumanın ibadet olduğunu
vesikalarla ispat etmektedirler. Seyyid Abdülhakîm Efendinin, Türkçe
Mevlid kıraatinin fazileti de çok kıymetlidir.
Resûlullah efendimiz, Medine şehrine gelince, Yahudilerin, muharrem
ayının onuncu gününde oruç tuttuklarını görür ve sebebini sorunca onlar;
-Bugün, Allahü teâlâ, Firavun’u boğdu, Musa aleyhisselamı kurtardı.
Bunun için, sevincimizden oruç tutarak Allaha şükrediyoruz derler.
Peygamber efendimiz de;
-Musa aleyhisselam kurtulduğu için, ben daha çok sevinirim, buyurarak,
oruç tuttu ve Müslümanlara da, Aşûre günü oruç tutmalarını emretti.
Bir nimet geldiği, bir sıkıntıdan kurtulunduğu zaman, Allahü teâlâya
şükredildiği gibi, her sene, o gün yine şükretmek lazım olduğu, bu
hadîs-i şeriften anlaşılmaktadır. Allahü teâlâya şükretmek, secde
etmekle, sadaka vermekle, Kur’ân-ı kerim okumakla ve bunlar gibi, her
ibadeti yapmakla olur. İhsan sahibi, rahmeti bol olan yüce Peygamberin
dünyaya gelmesinden daha büyük nimet var mıdır?
Resulullahı anmak ibadettir
Sual: Mevlid ne demektir, mevlid okumaya bazıları bid’at diyor, doğru mu?
CEVAP
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiul-evvel ayının 11. ve
12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün
Müslümanların bayramıdır.
Resulullah efendimiz dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi
Süveybe, (Kardeşin Abdullah’ın oğlu oldu) diyerek kendisine müjde
getirince, sevinmişti. (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim)
demişti. Bunun için, Ebu Leheb’in, her mevlid gecesinde, azabı biraz
hafiflemektedir. Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminlerin
pek çok sevap kazanacağı buradan da anlaşılmaktadır. Hâfız Muhammed
ibni Cezeri Şafii diyor ki: (Ebu Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu
sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, her yıl, Rebiul-evvel ayının
12. geceleri, azabım hafifliyor. Resulullah dünyaya gelince, müjde veren
cariyemi sevincimden azat etmiştim. Bunun için, bu gecelerde azabım
hafifliyor) dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir kâfirin azabı hafifleyince, O
yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mümin, Onun doğduğu gece sevinir,
malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Peygamberine olan
sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ onu Cennetine sokar.) [M. Nasihat]
Resulullah efendimiz, mevlid gecelerinde eshab-ı kirama ziyafet verir,
dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i
Ebu Bekir de, halife iken, eshab-ı kiramı toplar, Resulullah
efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu
gece, Resulullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mucizeleri okumak,
dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Bugün veya ertesi gün oruç tutmakta
mahzur yoktur. Tutulması iyi olur, sevap olur.
İslam âlimleri mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider) buyurmuştur.
Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta, Mevlid
gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de
vardır.
(Allahü teâlâ bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsan ederse, Resulullahı
övsün, düşmanlarını kötülesin) hadis-i şerifine uyularak, asırlardır
mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur. Resulullah efendimizi öven
çeşitli mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye’de her zaman
okunan Mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Bu
kasidenin asr-ı saadetten sonra yazılması, bid’at olmasını gerektirmez.
Çünkü Resulullah efendimizi övmek ibadettir. Her zaman Onu övücü
kasideler, yazılar yazılabilir. Onları da okumak bid’at değil, sevap
olur. Mevlid-i şerif okumak, Resulullah efendimizin dünyaya gelişini,
miracını ve hayatını anlatmak, Onu hatırlamak, Onu övmek demektir. Her
müminin Resulullah efendimizi çok sevmesi gerekir. Bu da zaten imanın
gereğidir. Çok sevmek kâmil mümin olmanın da alametidir. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Beni ana-baba, evlat ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.) [Buhari]
(Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.) [Deylemi] (Bu ibadeti, şiir
olarak söylemek daha tesirli olur. Resulullah efendimizin şairleri,
camide, Resulullahı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı.)
(Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.) [Deylemi] (Resulullahı seven de Onu çok anar.)
Vehhabiler, mezhepsizler selefi denilenler, Resulullah efendimizi öven
ve ondan şefaat isteyen Müslümanlara müşrik damgasını basıyorlar. Bunu
açıkça söyleyemedikleri için, mevlide bid’at diyorlar. Resulullah’ı
övmek bid’at olmaz. Bu övgüden ancak Allahü teâlâyı sevmeyen rahatsız
olur, çünkü Allahü teâlâ onu övmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Resulüm biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik) buyurmaktadır. (Enbiya 107)
(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.) [Sebe 28]
(Senin için bitmeyen, sonsuz ecir vardır. Elbette sen, en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 3-4]
Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de razı olacaksın!) [Duha 5]
(Allah ve melekleri, Nebiye salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin.) [Ahzab 56]
Erkek kadın karışık olmadan, çalgı, müzik ve başka haram karıştırmadan
Allah rızası için okumak, salevat-ı şerife getirmek, tatlı şeyler
yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece o gecenin şükrünü
yerine getirmek müstehabdır. (Ni’met-ül kübrâ, Hadika, M. Nasihat)
Resulullah efendimizi çok övmek, mahlûkların en üstünde olduğunu
söylemek, Allahü teâlânın, sevgili Peygamberine verdiği üstünlükleri
saymak ve Ondan şefaat istemek, büyük ibadettir. Buna karşı koymak, koyu
bir cahillik, pek çirkin bir inattır. Resulullahı övmek, anmak lazım
geldiğine delil olarak, Ahzab suresinin (Allah ve melekleri, Nebiye
salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin) mealindeki
56.âyet-i kerimesi yetmez mi?
Sual: Mübarek geceleri kutlamaya, Mevlid okumaya karşı olanlar diyor ki:
(İbni Âbidin, “ibadet telakki ederek minarelerden mevlid okuyarak,
hastalarının şifaya kavuşması ve kayıplarının bulunması için adarlar.
Halbuki mevlid okutmak müzik ve eğlenceden başka bir şey değildir”
diyor. Görüldüğü gibi mevlid okumak kötü bir bid’attir.) Mevlid okutmak
bid’at midir?
CEVAP
Böyle bir yazının aslı yoktur, tamamen uydurmadır. Bunu Resulullaha olan
düşmanlıklarından dolayı yapıyorlar. Peygamber efendimizi övmekten
ancak başka dinlerde olanlar rahatsız olur. İbni Âbidin hazretleri
buyuruyor ki:
(Yatırın üzerindeki kandilde veya minarede yakılmak için yağ adamak
bâtıldır. Nitekim kadınların Seyyid Abdülkadir için adadıkları yağ,
minarenin doğu tarafında yakılır. Bundan daha çirkini de, mevlidlere
şarkı, oyun gibi şeyler katarak minarelerde okutmayı adayıp bunun
sevabını Peygamber efendimize hediye ederler.)
O günkü mevlidlerde de, bugünkü bazı mevlidlerde olduğu gibi teganni ve
uygunsuz şeyler de var imiş. Dikkat edilirse mevlide oyun gibi şeyler
karıştırılıyor deniyor, mevlidin kendisi kötülenmiyor. Mevlidi oyun
eğlence haline getiriyorlar deniyor. Bir kimse Kur’an-ı kerimi de öyle
teganni ile okursa, oyun ve eğlence arasında okursa elbette caiz olmaz.
Böyle okumak caiz değil demek, Kur’an okumak caiz demek değildir
anlamına gelmez ki. Kasten bunu çarpıtıyorlar.
Mevlid okumak ibadettir. Çünkü Peygamber efendimizi övmek ibadettir. Bu
ibadeti, şiir olarak söylemek daha tesirli olur. Resulullah efendimizin
şairleri vardı, camide, Resulullahı övücü ve kâfirleri kahredici şiirler
okurlardı. Camide şiir okumaya, Resulullahı övmeye bid’at demek çok
yanlıştır. Şiir okumayı âdet haline getirmek uygun olmaz. Kandillerde
okunmasının mahzuru olmaz. Mevlidlere bid’at ve günah olan şeyler
karıştırmak caiz olmaz. Mesela para ile mevlid okumak caiz olmaz. Bunu
bahane ederek mevlidin bizzat kendisine hücum etmek yanlıştır.
Hatırlatma: Bazı Hristiyan fırkaları, doğum günü kutlamazlar. Doğum günü
kutlamasına yaratıklara tapınmak derler. Selefiyeciler de doğum günü
olan mevlidi bid’at sayar, Peygambere tapmak derler. Bunların,
Hristiyanlarla bu benzer inanışlarında bir sebep olması gerekir.
Mevlide günah karıştırmak
Sual: İmam-ı Rabbani hazretlerinin, (Mevlid okutmak, mevlid cemiyetleri
tertip etmek ve ilahi okuyup dinlemek uygun değildir) dediği doğru
mudur?
CEVAP
Hayır. Nağmeli okunmasını, dine aykırı teganni yapılarak, şarkı söyler
gibi okunmasını, yani günah işlenerek yapılmasını uygun görmüyor. Mesela
günümüzde olduğu gibi, çalgı aletleriyle ve kadın erkek karışık mevlid
okutmak da doğru değildir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kur’an-ı kerimi, kasideleri [ilahileri] ve mevlidi güzel sesle okumak
caizdir. Haram olan, nağme yapmak, yani sesi musiki perdelerine
uydurmaktır ki, harfler değişmekte, mana bozulmaktadır. Bunları, nağme
yapmadan ve Allah rızası için okumak şartıyla güzel sesle okumak
caizdir, fakat dinlerini kayırmayanlar, bu şartları
gözetmeyeceklerinden, buna da müsaade etmemek, bu fakire daha uygun
geliyor. (3/72)
Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Her şey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.
Ruhlar bir şey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.
O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhir zaman
Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini,
hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan
değişimlerin en büyüğü idi.
İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen “Necisin, nereden
geliyorsun, nereye gidiyorsun?” sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın
Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve
kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını
bulacaktı.
– Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?
Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları
işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan
en önce onlar bu müjdeyi verdiler.
O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp “Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur.” dediler.(1)
Bîr Yahudi ileri geleni Mekke’de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde
Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri
gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda,
“Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?” diye sordu.
“Bilmiyoruz” diye cevap verdiler. Yahudi,
“Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum! Bakın, ey Kureyş topluluğu,
size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi
Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin’in kudsiyetini inkâr etmiş
olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler
bulunan bir ben var.” dedi.
Toplantıda bulunanlar Yahudi’nin sözünden hayrete düştüler ve
dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına
anlattılar. “Bu gece Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’ın bir oğlu doğdu.
Adını Muhammed koydular.” haberini aldılar.
Ertesi gün Yahudiye vardılar:
“Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?” dediler.
Yahudi “Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?” dedi.
Onlar, “Öncedir ve ismi Ahmed’dir.” dediler.
Yahudi, “Beni ona götürün.” dedi.
Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine’nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin
sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine
gelip ayıldığı sırada,
“Ne oldu sana, yazıklar olsun.” dediler.
Yahudi, “Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da
gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı.
Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir. Ey Kureyş topluluğu,
ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç,
kuvvet ve bir üstünlük verilecektir.” dedi.(2)
Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya
gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı. Peygamber Efendimize (asm)
hamileyken rüyasında şöyle denmiş:
“Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile
oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman ‘Her hasetçinin şerrinden koruması
için bir ve tek olana sığınırım.’ de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed
ismini ver.”
Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batıyı,
Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra’daki develerin uzanan
boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib’e anlatmıştı.(3)
Aynı gece Hz. Âmine’nin yanında bulunan Osman ibn Âs’ın annesinin gördükleri de şöyle:
“O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük.”
Evet, bu ulvî anı dile getiren Mevlid’in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:
“Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin.”
Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan’a denk gelen gece idi.
Dünyayı şereflendiren İki Cihan Serveri (asm)’nin üzerini o günün bir
âdeti olarak bir çanakla kapattılar. Araplara göre o zaman, gece doğan
çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti.
Fakat bir de baktılar ki Peygamber Efendimizin (asm) üzerine konulan
çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş,
başparmağını emiyordu.(5)
Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl
inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin
kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir peygamber idi.
– Aynı gece Kâbe’de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.
– Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.
– Sava’da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.
– Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.
Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe
tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah’ın
izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan
kaldıracaktır.(6)
İşte bu geceye Veladet-i Nebi Gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle,
ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi
karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.
Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine
yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden
biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir
saadettir.
Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin. Âmin.
Kandil geceleri uydurma değildir
Sual: Mübarek gün ve gecelerin aslı yoktur, bunlar sonradan çıkmıştır deniyor, bu doğru mu?
CEVAP
Hayır, kesinlikle doğru değildir. Hepsini Peygamber efendimiz bildirilmiştir.
Mübarek geceler, İslam dininin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ,
kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki,
dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibadet
yapması, dua ve tevbe etmeleri için bu geceleri sebep kılmıştır. (S.
Ebediyye)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Ahiret yolcusunun, ibadetle ihya edilmesi kuvvetle müstehab olan mübarek
geceleri boş geçirmesi uygun değildir; çünkü bunlar hayır mevsimleri ve
kârı bol olan gecelerdir. Kazançlı mevsimleri ihmal eden tüccar, bir
kâr sağlayamadığı gibi, mübarek geceleri gafletle geçiren ahiret yolcusu
da maksada ulaşamaz. (İhya)
MEVLİD GECESİ:
Mevlid, doğum zamanı demektir. Mevlid gecesi, Rebiulevvel ayının 11. ve
12. günleri arasındaki gecedir. Peygamber efendimiz nübüvvetten sonra,
her yıl, bu geceye önem verirdi. Her Peygamberin ümmeti, kendi
Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştı. Bugün de, Müslümanların
bayramıdır. Neşe ve sevinç günüdür. (Mevâhib-i ledünniyye)
İslamiyet’te doğum gününü kutlamak vardır, Allahü teâlâya şükretmek
olur. Mevlid kandili, Peygamber efendimizin doğum günüdür. Peygamber
efendimiz, Pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün
dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Müslim, Ebu Davud,
İ. Ahmed, H. S. Vesikaları)
Mevlidi, erkek kadın karışık olmadan, çalgı ve başka haram
karıştırmadan, Allah rızası için okumak, salevat-ı şerife getirmek,
tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o
gecenin şükrünü yerine getirmek müstehabdır. (Nimet-ül-kübra, Hadika, M.
Nasihat)
Bu gece, O doğduğu için sevinenler affedilir. Bu gecede, Resulullah
doğduğu zaman görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok
sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da, bir yere toplanıp
anlatırlardı. (S. Ebediyye)
Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir; hatta Mevlid
gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de
vardır. El-mukni, El-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid
gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor.
(Ed-dürer-ül-mesun)
Birkaç hadis-i şerif meali:
(Beni ana-baba, evlat ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.) [Buhari]
(Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.) [Deylemi] (Resulullahı seven de onu çok anar.)
(Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.) [Deylemi] (Mevlid okumak
da, Resulullahı hatırlamaktır. Muteber kitaplarda, Peygamberimizin de
önem verdiği açıkça yazılı olan bu mübarek gecede, Peygamber efendimizi
anmaya, nasıl uydurma denebilir?)
BERAT GECESİ:
Şaban ayının 15. gecesidir. Tefsirlerde Kur’an-ı kerimin,
Levh-il-mahfuza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Âyet-i kerimede
mealen buyuruluyor ki:
(Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu [Kur’anı] mübarek bir gecede
indirdik. Elbette biz insanları uyarmaktayız.) [Duhan 2,3]
Her yıl, Berat gecesinde, o yılda olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm
sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda
yazılır. Resulullah efendimiz, bu gece, çok ibadet, çok dua ederdi.
Şaban ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman Resulullah efendimiz
buyurdu ki:
(Şaban, öyle faziletli bir aydır ki, insanlar bundan gafildir. Bu ayda
ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz
edilmesini isterim.) [Nesai]
Birkaç hadis-i şerif meali daha:
(Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece
Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok
mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen
varsa, istesin vereyim” Bu hâl, sabaha kadar devam eder.) [İbni Mace]
(Allahü teâlâ, Şaban’ın 15. gecesinde müşrik ve müşahin hariç herkesi affeder.) [İbni Mace] (Müşahin, bid’at ehli demektir.)
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, reddolmaz.
Ramazan ve Kurban bayramının birinci gecesi, Berat ve Arefe gecesi.)
[İsfehani]
(Allahü teâlâ, Şaban’ın yarısının [Berat] gecesinde, dünya semasına
tecelli eder. Benikelb kabilesinin koyunlarının kıllarından daha çok
kimsenin günahlarını affeder.) [İbni Mace, Tirmizi]
(Allahü teâlâ, Şaban ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecelli ederek
kendisine şirk koşan ve Müslüman kardeşine kin güdenler hariç herkesi
affeder.) [İbni Mace]
Hazret-i Âişe validemiz, (Ya Resulallah, Allahü teâlâ seni günah
işlemekten muhafaza buyurduğu halde, neden Berat gecesinde çok ibadet
ettin?) diye sual etti. Peygamber efendimiz, cevaben buyurdu ki:
(Şükredici kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece
deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel
deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. Bu gece herkesin
amelleri Allahü teâlâya arz olunur.) [Gunye]
KADİR GECESİ:
Ramazan-ı şerif ayı içinde bulunan en kıymetli gecedir. Bazı âlimlere
göre Mevlid gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Birkaç hadis-i şerif
meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, Kadir gecesini ümmetime hediye etti, ondan önce kimseye vermedi.) [Deylemi]
(İnanarak ve sevabını Allahü teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur.) [Buhari, Müslim]
(Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayın.) [Müslim]
(Kadir gecesi sabahı güneş şuasız olarak doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir.) [Müslim]
AŞÛRE GÜNÜ:
Muharrem ayının onuncu günü Aşûre günüdür. Muharrem ayı, Kur’an-ı
kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Hadis-i şerifte buyruldu ki:
(Aşûre günü Nuh aleyhisselamın gemisi, Cudi dağına indirildi. O gün Nuh
ve yanındakiler, Allahü teâlâya şükür için oruçlu idiler. Hayvanlar da
hiç bir şey yememişti. Allahü teâlâ denizi, beni İsrail için, Aşûre günü
yardı. Yine Aşûre günü Allahü teâlâ Âdem aleyhisselamın ve Yunus
aleyhisselamın kavminin tevbesini kabul etti. İbrahim aleyhisselam da o
gün doğdu.) [Taberani]
Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:
(Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi
dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşûre günüdür.)
[Buhari, Müslim, Ebu Davud]
Aşûre günü hakkında birkaç hadis-i şerif meali daha:
(Aşûre günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]
(Aşûrenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan,
melekler, peygamberler, şehitler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba
kavuşur.) [Şir’a]
(Aşûre günü, ilim öğrenilen veya zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer.) [Şir’a]
(Aşûre günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur.) [Şir’a]
(Aşûre günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur.) [Beyheki]
MİRAC GECESİ:
Mirac, merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı,
bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra
suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir. Mirac gecesini
ibadetle gündüzünü de oruçla geçirmelidir. İki hadis-i şerif meali:
(Bu gece, iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.) [İ. Gazali, Ebu Musa el-Medeni]
(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ. Gazali, Ebu Musa el-Medeni]
TERVİYE VE AREFE GÜNÜ:
Arefe günü, Kurban bayramından önceki gündür. Terviye, Arefe gününden bir önceki güne denir. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Terviye günü oruç tutan ve günahtan sakınan Müslüman Cennete girer.) [Ramuz]
(Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.) [Müslim]
(Arefe günü [Besmeleyle] bin İhlâs okuyanın günahları affolup duası kabul olur.) [Ebuşşeyh]
(Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.) [Taberani]
(Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, hakir ve kinli görülmez.) [İ. Malik]
(Arefe ne güzel gündür. O gün rahmet kapıları açılır.) [Deylemi]
(Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür). [Deylemi]
MUHARREM AYI VE HİCRİ YILBAŞI:
Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümanların kameri yılbaşı gecesidir.
Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur’an-ı kerimde
kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe 36)
Müslümanlar, kendi yılbaşı gecelerinde ve günlerinde müsafeha ederek,
mektuplaşarak tebrikleşir. Birbirlerini ziyaret eder, hediye verirler.
Yılbaşını mecmua ve gazetelerle kutlarlar. Yeni senenin, birbirlerine ve
bütün Müslümanlara hayırlı ve bereketli olması için dua ederler.
Büyükleri, akrabayı, âlimleri evinde ziyaret edip dualarını alırlar. O
gün, bayram gibi temiz giyinirler. Fakirlere sadaka verirler. (S.
Ebediyye)
Muharrem ayı ile ilgili birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı Muharrem ayında
tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.)
[Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Nesai]
(Nafile oruç tutacaksan Muharrem ayında tut; çünkü o, Allah’ın ayıdır. O
ayda bir gün vardır ki, O günde Allah geçmiş kavimlerden birinin
tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da
affeder.) [Tirmizi]
REGAİB GECESİ:
Recebin ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Yarın gece Regaib
gecesidir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya
gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ bu gecede müminlere
ragîbetler [ihsanlar, ikramlar] yapar. Bu geceye hürmet edenleri
affeder. Bu gece yapılan dua red olmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi
ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.
Perşembe günü oruç tutup gecesini de ihya etmek çok sevabdır.
Perşembeyle birlikte, Cuma günü de oruç tutmakta mahzur yoktur. (Gunye)
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Receb ayında Allah’a çok istigfar edin, çünkü Allahü teâlânın, Receb
ayının her vaktinde Cehennemden azat ettiği kulları vardır. Ayrıca
Cennette öyle köşkler vardır ki, ancak Receb ayında oruç tutanlar
girer.) [Deylemi]
(Receb’in ilk Cuma gecesini [Regaib gecesini] ihya edene, kabir azabı yapılmaz. Duaları kabul edilir.) [S. Ebediyye]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Şaban’ın 15.
gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı gecesi.) [İ.
Asakir]
Receb ayında edilen dualar kabul edilir, hatalar affedilir. Günah işleyenin cezası da kat kat olur.
CUMA GÜNÜ VE GECESİ:
Cuma, müminlerin bayramıdır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cumadan faziletli bayram yoktur ve o günkü iki rekât namaz, Cuma günü dışındaki bin rekâttan efdaldir.) [Deylemi]
(Allahü teâlânın indinde günlerin seyyidi Cuma’dır, kurban ve Ramazan
bayramı gününden de kıymetlidir. Cuma gününün beş hasletinden biri;
Allah, Âdem’i Cuma günü yarattı. Dünyaya o gün indirildi, o gün vefat
etti.) [Buhari, İ. Ahmed]
(Musa aleyhisselam dedi ki: Ya Rabbi! Bana cumartesi gününü verdin,
Muhammed aleyhisselamın ümmetine hangi günü vereceksin? Onlara Cuma
gününü vereceğim, buyuruldu. İlahi! Cuma gününün kıymeti ve sevabı ne
kadardır diye sordu. Ey Musa! Cuma günü yapılan bir ibadete, cumartesi
günü yapılan yüz bin ibadet sevabı vardır, buyuruldu. Bunun üzerine Musa
aleyhisselam, ya Rabbi! Beni Muhammed aleyhisselamın ümmetinden eyle
diye dua eyledi.) [Ey Oğul İlmihali]
(Cumartesi günü Musa aleyhisselamın ümmetine, Pazar günü İsa
aleyhisselamın ümmetine verildiği gibi, Cuma günü de, Müslümanlara
verildi. Bugün, Müslümanlara hayır, bereket, iyilik vardır.) [R.
Nasıhin]
NETİCE:
Görüldüğü gibi, bütün mübarek gün ve geceler, hadis-i şeriflerle
bildirilmiştir. Bu gün ve gecelere uydurma diyenlerin, bu sözlerinin
uydurma olduğu meydandadır.