

Beş vakit namazı vaktin hangi kısmında kılmak daha faziletlidir?
Beş vakit namazı vaktin hangi kısmında kılmak daha faziletlidir? Vaktin
evvelinde namazı kılmayıp, vakit çıkmadan ölen kimse mesul olur mu?
Vaktin çıkmasına yeterli süre varsa ve o kişinin kalbinde vakit çıkmadan
kılmak gibi bir niyet varsa,..
Vakit çıkmadan, namaz kılacak kadar zaman olduğu halde ölen kimse,
namazı kılmamışsa sorumlu olmaz. Namazı, vakit girer girmez hemen kılmak
farz değildir.
Beş vakit namazı vaktin hangi kısmında kılmak daha faziletlidir?
Sabah Namazının Faziletli Vakti:
Sabah namazını ortalık ağarıncaya kadar geciktirmek müstehabdır. Bunun
ölçüsü: Kılınan namazın iadesi gerektiğinde bunu edâ edecek kadar bir
zamanın kalmasıdır. (Et-Tebyyin – Nasburraye / Zeylai : 1/225.) Bu ölçü,
hac menasikini yapanların Müzdelife’de Bayramın birinci günü sabah
namazı müstesna, yılın her mevsiminde muteberdir. Ancak Müzdelife’de
bulunan mü’minler sabah namazını fecir doğunca kılar ve öylece Mina’ya
hareket ederler. (El-Muhit / Radiyüddin Sarahsî.)
Resûlullah (A.S.) Efendimizden bu konuda şu hadis rivayet edilmiş ve sahih kabul edilmiştir:
“Sabah namazını ortalık ağarıncaya kadar geciktirin! Çünkü bunun
sevabı daha büyüktür.” (Ebû Dâvud – Tirmizî – îbn Mace, Nesâi : Rafi’ b,
Hudayc’den.)
Ayrıca Davud bin Yezîd El-Evdî’nin babasından yaptığı rivayete göre, El-Evdî’nin babası diyor ki:
“Hazret-i Ali (R.A.) bize sabah namazım kıldırıyordu, namaz bitmeden güneşin doğacağını endişe ediyorduk.”
Abdurrahman bin Yezîd ise şöyle nakletmiştir:
«Biz, ortalık ağarınca sabah namazını İbn Mes’ud ile birlikte kılardık.» (Tahavi: Mevakit-i Salât – Nasburraye / Zeylai.)
Öğle Namazının Faziletli Vakti:
Öğle namazı vakit girince, diğer namazlar gibi kılınabilir. Ancak yazın
sıcak aylarında onu biraz geciktirmek, kışın kısa ve soğuk günlerinde
vakit olunca kılmak müstehabdır. (Mecmau’l-Enhür – Bedayi’ – El-Kâfi.)
Öğle namazının yazın çok sıcak aylarında geciktirilmesinin müstehab
oluşu, sıkıntıya düşmeden havanın serinlemesini bekleyerek öylece rahat
kılınmasına matuftur. Bu ve benzeri nedenleri dışında namazı vaktinde
kılmak ve fazla geciktirmemek daha iyidir. Nitekim Resûlullah (A.S.)
Efendimize soruldu:
“Ya Resûlullah! Amellerin hangisi daha iyidir?”
“Namazı ilk vaktinde kılmak.” diye cevap vermişlerdir. (Tirmizi – Dare – Kutnî : Abdullah bin Ömer (R.A.)’dan.)
Yazın sıcak günlerinde ise ortalığın biraz serinlemeye başlamasına kadar geciktirilmesi hususu şu hadise dayandırılmaktadır:
«Ebû Zerr-i Gıffarî (R.A.) diyor ki: Resûlullah (A.S.) Efendimizle
birlikte bir seferde bulunuyorduk. Müezzin vakit girince ezan okumak
istediğinde, Resûlullah (A.S.) ona:
«Havanın biraz serinlemesine kadar bekle!» buyurdu. Bir süre sonra o
yine ezan okumak istediyse de Resûlullah (A.S.) yine aynı şekilde onu
uyardı. Bu ya iki ya da üç defa tekrarlandı; o kadar ki çevremizdeki
tepeciklerin gölgesini görmeye başladık. Sonra Resûlullah (A.S.)
Efendimiz şöyle buyurdu:
«Doğrusu sıcaklığın şiddetli, cehennemin kaynayıp hararetinin
yükselmesindendir. Sıcaklık, şiddetlenince, öğle namazını havanın
serinlemesine kadar geciktirin.» (Buharî – Müslim : Ebû Zer (R.A.)’den.
Burada, şiddetli sıcak, cehennemin kaynayıp yükselen hararetine
benzetilerek, oradaki ateşin şiddeti hatırlatılmak istenilmiştir. Allah
(C.C.) daha iyisini bilir.)
Öğle namazını sözü edilen mevsimde yalnız başına kılan da, cemaatle edâ
eden de aynı müstehab vakte geciktirebilirler. (Şer-i Mecma’ / îbn
Melek.)
İkindi Namazının Müstehab Vakti:
İkindi namazını, güneşin parlaklığının değişmediği vakte kadar
geciktirmek müstehabdır. Bu da daha çok, her şeyin gölgesi -fey-i zeval
hariç- iki mislini bulup aştığı vakte rastlar. Buradaki değişiklikten
maksat, çoğu fakihlere göre, ışınların parlaklığı değil, güneş cirminin
gözle rahatlıkla bakılmayacak kadar parlak bulunmasıdır. (El-Hidâye –
Fetavâ-yi Hindiyye.)
Bu konuda Rafi’ bin Hadîs veya Hudaye (R.A.)’den şu rivayet yapılmıştır:
“Biz, Resûlullah (A.S.) Efendimizle birlikte ikindi namazını
kıldıktan sonra deve boğazlayıp onu kısımlara ayırır ve henüz güneş
batmadan pişirilen etinden yenilirdi.” (Buharî – Müslim : Rafi’ bin
Hadic’den.)
Bu konuda Rafi’ bin Hadîs veya Hudaye (R.A.)’den şu rivayet, nitekim
müctehid imamların yukarıda naklettiğimiz görüş ve tespitleri de bu
ölçüdedir.
Güneşin cirmi henüz parlaklığını sürdürürken namaza başlanır da namazın
bitmesine doğru bu parlaklığını kaybederse, namaz kerahetle kılınmış
sayılmaz.
Akşam Namazının Müstehab Vakti:
Genellikle akşam namazını vaktin evvelinde kılmak müstehab sayılmıştır.
Çünkü bu konudaki tavsiye anlamındaki hadisler çeşitli rivayet
yollarıyla nakledilmiş ve çoğu sahih kabul edilmiştir.
«Ümmetim, akşam namazını (vakit girdiğinde) acele ettiği, yatsı
namazını da geciktirdiği sürece hayır üzere olacaktır.» (Ebû Dâvud –
Nasburraye / Zeylaî: Hadisün garibün.)
«Ümmetim, akşam namazını, yıldızlar belirgin duruma gelinceye kadar
geciktirmediği sürece fıtrat üzere olacaktır.» (İbn Mâce : Abbas bin
Abdilmüttalib’den.)
Yatsı Namazının Müstehab Vakti:
Yatsı namazını -yorgun ve uykusuz olmayanların- gecenin üçte birine geciktirmeleri müstehabdır.
Bu konuda yapılan sahih rivayette şöyle buyurulmuştur.
«Ümmetime meşakkat vermemiş olsaydım, her namazda misvak
kullanmalarını emreder ve yatsı namazını da gecenin üçte birine
geciktirirdim.» (Tirmizi / Taharet bahsinde, Nesâi / Oruç teatisinde.)
Vitir namazını da -uyanacağına güveni olan kimse için- gecenin sonuna
geciktirmek müstehabdır. Kendine güveni olmayanın uyumadan önce kılması
müstehabdır. (Et-Tebyin – Fetavâ-yi Hindiyye – İbn Abidin.)
Hava Kapalı (Bulutlu) Olduğu Günlerde:
Sabah namazını fecrin iyice aydınlanmasıyla kılma, öğle namazını biraz
geciktirerek eda etmek, ikindi namazını vakit girince hemen kılmak ve
akşam namazını da biraz geciktirerek kılmak; daha uygun olur. Ne var ki,
bu yanlarında dakik saatleri olmayanlar için böyledir.
Vakitleri güneşe göre ayarlayanlar için yukarıda belirttiğimiz husus
müstehab sayılmıştır. Çünkü öğleyi zevalden önce, ikindiyi kerahet
vaktinde, akşamı güneş batmadan kılma ihtimali olabilir. Günümüzde ise
her gün verilen saat ayarı ile vakitleri takvimlere göre belirlemek
mümkündür.
Yağmurlu ve karlı havalarda ise, yatsı namazını vakit girince hemen
kılmak müstehabdır. Çünkü bu durumda cemaate gitmek -geciktiği takdirde-
biraz zorlaşır. (El-Muhit / Radiyüddin Sarahsi.)
Namazı vaktin sonunda kılmanın bir günahı var mıdır? Ezan okunduğunda hemen namaz kılınabilir mi?
Hz. Peygamber aleyhissalatü vesselam, en faziletli amelin hangisi
olduğunu soran sahabiye: “Vaktinde veya vaktinin başlangıcında kılınan
namazdır.” buyurmuştur. (Buhari, Mevâkît 162)
“Namazların ilk vaktinde Allah’ın rızası, son vaktinde ise Allah’ın affı vardır.” (Tirmizi, Mevâkît 13)
Aslında genel olarak yukarıdaki hadislerden de anlaşılacağı üzere,
namazları ilk vaktinde kılmanın müstehap olduğunu söyleyebiliriz.
Bununla birlikte, Resülüllah (asm)’ın sünnetinde, bazı namazların
mevsim, iklim, v.s. gibi bazı değişik durumlar nazara alınarak, vaktin
evvelinden geciktirilerek kılınması daha faziletli sayılmıştır. Bununla
ilgili olarak örneğin yatsı namazının vaktiyle ilgili gelen
rivayetlerden bazıları şu şekildedir:
“Şüphesiz ki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ateme (gecenin ilk üçte
biri geçtiği vakit) diye söyledikleri vakte kadar yatsı namazını
geciktirirdi ve yatsıdan önce uyumayı, ondan sonra konuşmayı (oturup
sohbet etmeyi) hoş karşılamaz mekruh sayardı.” (Buhari, Mevakit 13-20;
Müslim, Mesacid 218-225; Nesâi, Mevakıyt 20)
“Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru’l-leyl) tehir etti.
Sonra yüzü bize dönmüş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yüzüğünün
parıltısını görüyor gibiyim- ve şöyle dedi:
“İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı
beklediğiniz müddetçe namaz kılma (sevabını alma)ktasınız.” (Buhârî,
Mevâkît 25, 40; Müslim, Mesâcid 223)
“Eğer ümmetime sıkıntı vermeseydim, yatsı namazını gecenin üçte
birine kadar geciktirmelerini emrederdim.” (Tirmizi, Mevâkît 10)
Buna göre Hanefiler, yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar
geciktirmeyi müstehap, yarısına kadar geciktirmeyi mubah, gecenin
yarısından sonra kılınacak yatsı namazı için ise, mekruh demişlerdir.
Hanefi ulemasından bazısı buna tahrimen mekruh derken, diğer bazıları
bunu tenzihen mekruh olarak görmüşlerdir. Fakat şunu ifade etmek gerekir
ki, bu müstehaplık kış mevsimindedir. Yaza gelince zaten bu mevsimde
geceler kısa olduğundan, yatsı namazının önce kılınması müstehaptır.
Soruda geçen diğer konuya gelince:
Bir vakit girdikten sonra önceki vakitlerin namazı kazaya kalmış olur.
Kılınan namaz da kaza namazı olarak kılınır. Yani vakit çıkınca namaz
vakti de çıkmış olur.
Namazın farzlarından biri de vaktin girmiş olmasıdır. Mesela öğle namazı
vakti girmeden öğle namazını kılamayız. Namazların kılınma vakitleri
ise vaktin girmesiyle başlar, öbür vaktin girmesiyle biter. Bu iki vakit
arası namazlarımızı kılabiliriz.
Diyelim ki öğle namazınızı geciktirdiniz. İkindi yakın. Hemen namaza
durdunuz. Daha birinci rekatta iken ikindi vakti girdi. Ne yapacağız?
Hemen devam edip namazı tamamlayacağız, namazımız olur. Çünkü bir
hadiste “Namazın bir rekatına yetişen hepsine yetişmiş gibidir.”
buyurulur.
Hanefi ve Hanbeli mezhebine göre, kendisine tahsis edilen vakit içinde
bir namazın iftitah tekbirine yetişmekle bu namazın tamamı eda olur.
(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, I/400)
Yalnız sabah namazı ile ikindi namazı biraz dikkatli kılınması lazımdır.
Sabah güneş doğarken ve akşam güneş batarken namaz kılmak güneşe
tapanlara benzememek için caiz değildir. Bu sebeple sabah namazı güneş
doğmadan bir iki dakika önce, ikindi namazını da güneş batmadan önce
bitirmek gerekiyor.
İşte ikindi namazını akşam güneş batımına sarkıtmamak için dikkatli
olmak lazımdır. Güneşin batmasına yakın kılmak bu sebeple mekruhtur. Hoş
olmasa bile yine namazımız caizdir, kabul edilir.
Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Ancak
hanefilere göre güneşin doğmasına yakın, şafilere göre ise imsaktan
biraz sonra kılmak faziletlidir.
Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş doğarsa Hanifilere göre namaz
bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden kılmak gerekir.
Vaktin son on dakikasında namaz kılıp, arkasından öbür namaz vakti
girerse onu kılmak meselesi, öğle namazı ile akşam namazı için olabilir.
Zor durumlarda böyle bir çareye başvursak namazımız olur. Peygamberimiz
(asm) bir yolculukta öğle namazını geç kılmış, hemen arkasından ikindi
girmiş ve ikindiyi kılmıştır.
Fakat namazların vaktin başında kılınması daha faziletlidir. Vaktin sonu da olsa kazaya bırakmadan kılmak gerekir.